Mehmet Eroğlu’nun ilk romanı “Issızlığın Ortasında”dan bugüne, kendine özgü bir roman dünyası yarattığını söyleyebiliriz.
Romanlarında önce sarsıcı bir kimlik arayışı peşindedir. Özellikle siyasal dönemlerin bireylerini, tipik olgular arama kaygısına düşmeden anlatmaya çalışmıştır. Mehmet Eroğlu’na sıkı bir kimlik çözümleyicisi demek yerinde olur. Bu yüzden, romanı bilinen dönemlerden çıksa da o dönemleri açık biçimde yansıtmaz aslında.
Özellikle ilk dönem romanlarında, zaman ve mekân duygusunu aşmış, sınırları olmayan bir gerçeklik ve geçerlik ortaya koymuştur. Öte yandan, aynı zamanda psikolojik roman bağlamında da ele alınabilecek romanları, siyasal anlamı da her zaman yüklenmeye çalışmıştır.
Mehmet Eroğlu’nun yeni romanı “Zamanın Manzarası”nı, bu özelliklerin gölgesinde okumamak gerekir. Yine de “Zamanın Manzarası” yazarın psikolojik çözümlemeleri yine önde tuttuğu bir roman olarak okunabilir.
Romanın arka planında içeride yaşanan bir savaşın izleri, ön planında da o yılların izlerini taşıyan; izleri hayatında bir yara olarak taşıyan bir roman kahramanı…
Romanın baş kişisi Barış Utkan, o arka planda varlığını sürekli hissettiğimiz sıcak yılları içeriden yaşamıştır. Romanın kurgusundaki ileriye atlamalar, geriye dönüşler ve yaşanan şimdi, Barış Utkan’ın kişiliğinin parça parça oluşmasını sağlamaya çalışır. Sürekli bir iç hesaplaşma içinden, bir kişiliğin ve kimliğin romanda nasıl yaratılabileceğinin önemli bir örneğini vermiştir Mehmet Eroğlu.
Yakın geçmişte herkesin tanığı olarak yaşadığı hayat, romancının elinde eni konu sorgulanarak deşifre ediliyor. Herkesin bir kıyısından yaşadığı hayatın bütünü, belki herkeste farklı izler bırakıyor. “Zamanın Manzarası”nda Mehmet Eroğlu bir roman yazarı olarak kendi sorgulama biçimini ortaya koyuyor. Gerçekten yaşananlar demek ki edebiyatta da görmezden gelinemez.
“Zamanın Manzarası” Mehmet Eroğlu’nun romanları arasında son aşama. Aynı zamanda da gerçek bir aşama elbette. Denebilir ki, bütün romanlarındaki karamsarlığı, kara roman yazarlığı, bu romanında da belirgin. Çekilen acılar, onu bir yazar olarak, bütün sertliğiyle yakından ilgilendiriyor. Üstelik ustalıklı bir anlatım biçimi, kurgusu ve diliyle.
Mehmet Eroğlu, edebiyattaki değer yitiminin tamamen dışında kalmayı başaran yazarlardan. “Zamanın Manzarası” ile geçen yılın en önemli romanlarından biriyle, aynı zamanda da kendi roman kimliğini korumayı başarmış, azınlıkta kalan romancılarından biriyle karşılaşmış olacağız.
TRT OKUDUKÇA PROGRAMI Ocak 2003 Semih Gümüş