“Cesaret, korkarak da sürdürmek değil mi?” .”
Issızlığın Ortası, syf: 52
“Cesaretin kokusunu önce korkaklar duyar.”
Geç Kalmış Ölü, syf: 183
“Güçlülük kendini ölümle tartabilmektir. Güçlülük, insanın şimdiden çok, geleceğine hükmedebilmesidir.”
Geç Kalmış Ölü, syf: 184
“Bizim gibiler için hayat sadeleştirilmiştir. Hepsi birkaç düşünce ve duygu: Cesaret, özgürlük, kavga ve ölüm. Sizin olan gündelik hayat bu kavramların çevresine örülen ayrıntılardır. Hayatı ayrıntılardan kopararak yaşamayı seçtim. Cesaret, ölçüsü kaçmış korkaklıktır. Asıl cesaret sürekliliktir. Cesaret o ayrıntıları yıllar yılı hep aynı biçimiyle yaşamak, başarmaktır.”
Geç Kalmış Ölü, syf: 269
“Soyut bir düşüncede olsa cesaret ve yüreklilik, kaybedeceğini bile bile hayata saldırmak değil mi?”
Geç Kalmış Ölü, syf: 283
“Cesaret korkuyla, tehlikeyle olduğu gibi baş edemez.”
Yarım Kalan Yürüyüş, syf: 173
“Kin beyinde büyür ve şekillenir, cesaret ise hep yürek içinde hayat bulur. Cesaret çoğu dilde belki de bu nedenle hep aynı kökten geliyordu.”
Yürek Sürgünü, syf: 8
“Sanıldığı kadar sağlam bir iplik değildi cesaret; kopmasa da esniyordu.”
Yürek Sürgünü, syf: 136
“Kendi cesaretinden söz edenler sadece basit insanlardır.”
Yürek Sürgünü, syf: 298
“Cesaret erdem değildir; yokluğu sahip olmayanı küçültmez. Ama cesaret, insan yüreğine ait erdemleri ve zenginlikleri büyüten bir mercektir… Sanıldığının aksine fiziki cesaret, cesaretin en kaba biçimidir ve çoğunlukla da aşırılığa kayarak vahşetle akraba olup çıkar. Asıl cesaret, yüreği beyinle birleştiren kararlı cesarettir. Çünkü cesaretin kabul edilebilir bu türü süreklidir ve insan sevgisinin içindeki o sonsuz kaynaktan fışkırır.”
Yürek Sürgünü, syf: 480-481
“Birden eksiklik duygusunu izleyen acının yeni bir yaşam yaratmanın önkoşulu olduğunu keşfetti. Ancak gerçek anlamda cesur olanlar bunu başarabilirdi.”
Yürek Sürgünü, syf: 482
“Cesaret, korkuya verilen içgüdüsel karşılıktır.”
Yüz: 1981, syf: 171
“Cesaret bilinmeyene doğru adım atmaktır.”
Zamanın Manzarası, syf: 382
“Cesaret, korkarak da sürdürmek değil mi?” .”
Issızlığın Ortası, syf: 52
“Cesaretin kokusunu önce korkaklar duyar.”
Geç Kalmış Ölü, syf: 183
“Güçlülük kendini ölümle tartabilmektir. Güçlülük, insanın şimdiden çok, geleceğine hükmedebilmesidir.”
Geç Kalmış Ölü, syf: 184
“Bizim gibiler için hayat sadeleştirilmiştir. Hepsi birkaç düşünce ve duygu: Cesaret, özgürlük, kavga ve ölüm. Sizin olan gündelik hayat bu kavramların çevresine örülen ayrıntılardır. Hayatı ayrıntılardan kopararak yaşamayı seçtim. Cesaret, ölçüsü kaçmış korkaklıktır. Asıl cesaret sürekliliktir. Cesaret o ayrıntıları yıllar yılı hep aynı biçimiyle yaşamak, başarmaktır.”
Geç Kalmış Ölü, syf: 269
“Soyut bir düşüncede olsa cesaret ve yüreklilik, kaybedeceğini bile bile hayata saldırmak değil mi?”
Geç Kalmış Ölü, syf: 283
“Cesaret korkuyla, tehlikeyle olduğu gibi baş edemez.”
Yarım Kalan Yürüyüş, syf: 173
“Kin beyinde büyür ve şekillenir, cesaret ise hep yürek içinde hayat bulur. Cesaret çoğu dilde belki de bu nedenle hep aynı kökten geliyordu.”
Yürek Sürgünü, syf: 8
“Sanıldığı kadar sağlam bir iplik değildi cesaret; kopmasa da esniyordu.”
Yürek Sürgünü, syf: 136
“Kendi cesaretinden söz edenler sadece basit insanlardır.”
Yürek Sürgünü, syf: 298
“Cesaret erdem değildir; yokluğu sahip olmayanı küçültmez. Ama cesaret, insan yüreğine ait erdemleri ve zenginlikleri büyüten bir mercektir… Sanıldığının aksine fiziki cesaret, cesaretin en kaba biçimidir ve çoğunlukla da aşırılığa kayarak vahşetle akraba olup çıkar. Asıl cesaret, yüreği beyinle birleştiren kararlı cesarettir. Çünkü cesaretin kabul edilebilir bu türü süreklidir ve insan sevgisinin içindeki o sonsuz kaynaktan fışkırır.”
Yürek Sürgünü, syf: 480-481
“Birden eksiklik duygusunu izleyen acının yeni bir yaşam yaratmanın önkoşulu olduğunu keşfetti. Ancak gerçek anlamda cesur olanlar bunu başarabilirdi.”
Yürek Sürgünü, syf: 482
“Cesaret, korkuya verilen içgüdüsel karşılıktır.”
Yüz: 1981, syf: 171
“Cesaret bilinmeyene doğru adım atmaktır.”
Zamanın Manzarası, syf: 382